Her ülkenin, dünyanın her çevresinin kendine has yemekleri vardır. Fakat dünyanın neresinde olursa olsun insanların hiç değişmeyen, ortaklaşa yedikleri,hemen hemen tek tip sayılabilecek bir yiyecekleri vardır ki,o da “ekmek”tir.
Söz konusu ülkeye,şartlarına,olanaklarına göre bu yiyecek maddesinin,yani ekmeğin yapılışında kullanılan bazı maddeler,biçimi,kalitesi farklılıklar gösterebilir. Ancak, temelde bunların hepsi gene ekmektir. Mısır ekmeği, çavdar ekmeği olması, buğdaydan yapılması,tavada veya saçta pişirilmesi,tuz katılıp katılmaması, esasta bir değişiklik sayılmaz.
Ekmeğin vazgeçilmez, temel besin olması, insanın çok eski zamanlardan beri bunun değerini, besleyici tarafını fark etmiş,hiç değilse sezinlemiş bulunmasına dayanmaktadır.Gerçekten de,buğday tanelerini ilk çiğneyen insan, bunun doyuruculuğunu anlamıştır.
Sonradan taşlar arasında buğday tanelerini ezerek una dönüştüren Mısırlılar, bu işi İsa”dan 3000 yıl önce yapmışlardı. Unu hamur haline getirmek için su katmış, yoğurmuş,biçim vermiş,fırınımsı oyuklarda, ya da toprağın üzerinde pişirmişlerdi.
Bir süre tutulmuş,ekşimiş hamurun “maya” niteliğini ilk bulan da gene Mısırlılardır. Eski Mısır mezarlarında,bu ekmeklerin taşlaşmış örnekleri bulunmuştur.İbraniler ilk ekmeklerini ince tabakalar halinde fırınlıyor ve dilim dilim kesmek yerine, galeta veya peksimet gibi kırıyorlardı. “Somunun kırılması” deyimi belki de o çağlardan zamanımıza kadar ulaşmıştır.
Daha önce de söylediğimiz gibi, çeşitli ülkeler ve topluluklar, yaşadıkları çevrenin şartlarına,olanaklarına göre ekmek yapmaktadırlar. Öyle ki, fasulye unu, patates, ağaç kabuğu, pirinç, bezelyeden ekmek yapıldığı gibi,Uzak Doğunun bazı bölgelerinde kurutulmuş deniz yosunu, akgürgen kozası bile ekmek yapımı için malzeme olarak kullanılmaktadır.