top of page

 Dinozor FOSiLLERi VE YUMURTALAR 

Fosil Nedir ?

Fosil canlının öldükten sonra kemiklerinin bazı nedenlerden dolayı havayla bağlantısının kesilerek milyon yıllar boyunca korunarak günümüze ulaşmasıdır.

 

Nedir bu Nedenler ?

  • Milyon yıllar boyunca orada kalacak şekilde buzla kaplanma.

  • Ağaç reçineleri (Bazı ülkelerde karıncaların ağaç reçinelerin içinde kalan fosillerinden çeşitli aksesuarlar yapılır.)

  • Canlı organizmaların yok olması.

  • Aniden havayla bağlantının kesilmesi (Bazı doğal afetler v.s. )

  • Kemiklerin kayalar arasında korunmuş bir şekilde korunması.

  • Toprakta tuz miktarı.

Dinozorlar nesillerimizden çok önce soyu tükenirken, fosiller ve modern bilim bize neye benzediğini çok öğrenmemize yardımcı oldu. Okumaya devam edin ve fosilleşmiş dinozor yumurtaları, kuyruk sivri uçları, ayak izleri ve daha pek çok konuda çok çeşitli bilgilerin keyfini çıkarın.

  • Dinozor fosilleri, Antarktika da dahil olmak üzere dünyanın her kıtasında bulunmuştur.

  • Fosiller, dinozorların neye benzediğini anlamamıza yardımcı olur. Bilgiler, fosilleşmiş kemikler, ayak izleri , mide taşları, dışkı , iç organlar, yumuşak dokular,yumurta ve tüyler gibi kaynaklardan toplanabilir.

  • 1000'den fazla farklı türdeki dinozor türü seçilmiş ve yeni fosiller keşfedildiğinde liste büyümeye devam ediyor.

  • Şimdiye kadar keşfedilen en büyük fosilleşmiş dinozor yumurtalarının bazıları 1990'ların ortalarında Çin'de bulundu. Yumurtalar 60cm'den (2ft) uzun ve 20cm'den (8in) geniş.

DİNOZOR YUMURTALARI

  • Dinozor fosilleri insanlık tarihinde uzun zamandır biliniyordu ancak 19. yüzyılın başlarına kadar resmi olarak günümüzde öğrenilen dinozorlar olarak tanınmıyordu.

  • İngiliz paleontolog Richard Owen "dinozor" terimini 1842 yılında hazırladığında o sırada Megalosaurus , Iguanodon ve Hylaeosaurus'u da içine alan buluntular üzerine kurulmuştur. Bu kalıntılar Owen'i, o sırada bilinen diğer türlerden farklı olarak kendilerini farklı bir grup olarak etiketlemelerine yol açan ayırıcı özellikler paylaştı.

  • 1858 yılında, New Jersey'de ilk neredeyse tamamlanmış dinozor iskeletlerinin keşfedildi. Bu keşfi özel kılan, iki ayaklı olan iki ayaklı bir dinozordu. Çoğu bilim insanı daha önce tüm dinozorların dört ayak üzerinde hareket ettiğini düşünüyorlardı. Bu keşif, görüşleri çarpıcı bir biçimde değiştirdi ve ABD'de yaşayan insanlar arasında dinozor ilgi alanında büyük bir artışa neden oldu.

  • 1868'de bir Hadrosaurus'un kemikleri, ilk yerleştirilen dinozor iskeletinin yaratılması için kullanıldı.

Fosil Nedir ve Nasıl Oluşur?

Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar, oldukça çeşitli alanlarda yapılmaktadır. Yapılan bu araştırmaların bir kısmı ise, dünyanın oldukça eski dönemlerinde yaşamını sürdürmüş fakat günümüze kadar gelemeyerek nesli tükenmiş olan canlılar üzerinedir. Hem bu tür canlıları daha yakından tanımak, hem de dünyanın eski dönemlerinde yaşamın nasıl olduğunu anlayabilmek adına, birtakım incelemelerde bulunulmaktadır. Bu incelemelere yön veren ise fosillerdir.

Fosil, kısaca eski canlı kalıntısı olarak tanımlanabilmektedir. Öncelikle fosillerin nasıl meydana geldiği incelenirse eğer, yaşamı sona eren canlılar toprak üzerinde kalır. Ölen canlıların kalıntılarının üstü, fiziki şartlara bağlı olaraktan toprak, kum, kil ve çamur gibi etkenlerle kapatılır. Böylece, kalıntının havayla teması engellenmiş olur. Ölen canlının havayla olan teması, aniden kesilir ve bu olay sayesinde canlı kalıntısı binlerce yıl bozulmadan kalabilir. Üstü kapanan canlı kalıntısı, zamanla toprak altına doğru gider. Ölen canlıların fosilleşme durumları değişiklik gösterebilmektedir. Binlerce yıl boyunca havayla ilişkisi kesilen canlı, katılaşarak fosil haline gelir. Bu katılaşma bazen kömür haline gelebileceği gibi, bazen de mermer ya da petrol haline de gelebilmektedir. Bu örnekler, fiziki koşullara ve de canlıların türüne göre farklı çeşitlerde çoğaltılabilmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Canlıların ölerek kalıntılarının hava almaması sonucunda meydana gelmekte olan fosiller, oldukça farklı türlerde ve de yapıda olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, canlıların herhangi bir kayaç üzerinde bırakmış olduğu iz de, bilim dünyasında fosil olarak kabul edilmektedir. Bu türden meydana gelmiş bir fosil üzerinde, milyonlarca yıl önce yaşamış fakat neslini günümüze kadar getirememiş canlılar hakkında bilgiler edinilebilmektedir. Canlı kalıntılarının üzerini kapayarak, kalıntının hava almamasını sağlayan etken madde, fosillerin oluşum sürecinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Öyle ki, bu etken maddeler sayesinde farklı tür fosil oluşumları meydana gelmektedir. Taş, toprak, çamur ve de kil gibi maddelerin dışında daha birçok madde de kalıntıların havasız kalmasına neden olur ve kalıntıların çürümeden kalmasını sağlar. Reçine ve amber gibi maddeler de, kalıntıların üzerini kapayarak canlıların fiziki yapısının milyonlarca yıl boyunca bozulmadan kalmasını sağlamaktadır. Bu sayede, dünya üzerinde nesli tükenmiş olan hayvanlar hakkında çok detaylı incelemeler yapılabilmektedir.

 

Fosillerin çoğu toprak veya deniz altında bulunurken, bazı fosiller ise buzulların içerisinde yer almaktadır. Kutup bölgelerindeki soğuk hava, fosilleşme için uygun koşullar sağlarken, donan canlı kalıntıları buzulun içerisinde oldukça uzun yıllar boyunca hiçbir bozulmaya uğramadan kalabilmektedir. Fosilleşme olayında, fiziksel çevre oldukça büyük bir rol oynar. Öyle ki, fosilleşmelerin yapıları ve de türleri fiziksel çevreyle doğrudan alakalıdır. Fosilleşmiş olan canlı kalıntılarında, bazen canlı doku tamamen yok olarak canlıdan geriye sadece kemikler kalmaktadır. Bu kemikler arkeoloji biliminin de yardımıyla incelenir ve kemiklerin hangi tür canlıya ait olduğu belirlenir.

Fosiller, bilimsel araştırmalar için önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan kazılarla fosiller çıkarılır ve eski dünya yaşamı hakkında bilgiler edinilmeye çalışılır. Bu araştırmalar ışığında, 21.yüzyılın başlarında Antarktika’da 70 milyon yaşında olan bir bebek dinozor bulunmuştur. Bulunan bu dinozor fosili, buzul bölge fosiline verilebilecek en iyi örnektir. Türkiye’de bulunan en yaşlı fosil kemiği ise 70 milyon yıl önce yaşamış olan ‘’Mosasour’’ adlı hayvana ait bir kemiktir. Bu kemiğin boyu 18 metre uzunluğundadır. Yine Kırıkkale’den çıkarılan ve 25 milyon yaşında olduğu anlaşılan Gergedan fosili, ülkemizden çıkarılan önemli fosiller arasında yer almaktadır.

ÇİN'DE BULUNAN DİNOZOR YUMURTALARI

bottom of page