Tayfun Ögretmen'le Müzelere Yolculuk
Tarih boyunca doğal objelerin ya da sanat yapıtlarının bir araya getirilmesi ilk kez Paleolitik Çağ mezarlarında karşımıza çıkmaktadır. Eski Mısır ve Mezopotamya’da değerli eşyalar tapınaklarda, mezarlarda ya da saraylarda bir arada sergilenmişlerdir. Çoğu zaman dinsel bir amaç ile sergilenir bu eserler.
Ayrıca savaşta kazanan tarafın hükümdarları ele geçirdikleri ganimetleri gösteriş amacıyla halkın görebileceği yerlere koyarlar. Buna örnek olarak Asurbanipal’in Mısır seferi dönüşünde iki obelisk ve otuz iki heykeli zaferinin anısı olarak sergilemesi gösterilebilir.
Ancak sanatsal nesnelerin bilinçli olarak toplanmasını ilk kez Greklerde görüyoruz. Kolonizasyon hareketlerinin olduğu dönemlerde siyasal ve dinsel önem taşıyan merkez şehirlere Theasuri adı verilen Hazine Binaları inşa etmişlerdir. Bu binalar içinde pek çok eser de bulunmaktaydı.
Ayrıca Antik yazar Pausaias’ın kayıtlarına göre Atina akropolünün büyük tören kapısının sol tarafına bitişik ‘Pinakothek’ adı verilen ve içerisinde Polynote, Panainos, Apollodoros, Zeuix, Herodotos, ve Parhasios gibi ünlü sanatçıların eserleri sergilenmiştir.
Delphi, Apollon, Zeus, Olympia ve Parthenon gibi Antik Yunan’da kutsal sayılan tapınaklara pek çok eşya adak olarak sunulmuştur. Bu yüzden tüm tapınaklar adak eşyası olarak verilen eserler ile donatılmıştır. Yani bunlara ”Sanat Galerisi” diyebiliriz. Dönem için öyle mi deniyordu bilinmez ama en azından şimdi diyebiliriz.
Helenistik dönemde gymnasiumlarda fiziksel eğitim yanında zihinsel bir eğitim de verilmekteydi. Aynı dönemlerde mouseion’larda da sosyal etkinlikler gerçekleştiriliyordu. Bu sosyal etkinliklerde özellikle felsefi sohbetler ağırlıklıydı. Zaman geçtikçe mouseionlar, entelektüel bireylerin buluşma noktası haline geldi. Bu sayede bu yapıların iç mekanları da özenilerek düzenlendi ve sanat eserleri sergilenmeye başlandı.
Romalılar ise geçmişe ait eserlerden oluşan koleksiyonlar oluşturmak, eski yazmaları ve eserleri kopyalamak ve kültürlerini daha sonraki kültürlere bırakmak için çok çaba sarf etmişlerdir. Romalılar için Grek heykellerinin bir arada toplatıldığı Pinakothek kurmayı onur saymışlardır. Bu nedenle koleksiyonculuk çağımıza en benzer şekilde ilk Roma’da ortaya çıkmıştır.
Orta Çağda ise manastır ve kiliselerde dinsel eşyalardan derlenen koleksiyonlar vardı. Hatta orta çağda kiliseler için antik dönemde tapınakların üstlendiği görevi üstlendiklerini söyleyebiliriz.
Rönesans Etkisi
Rönesans’ın başlamasıyla birlikte antik eserlere ve çağdaş sanat eserlerine ilgi büyüdü ve bu eserler toplanmaya başlandı. Toplandıktan sonra ise zamanla sergilerde başladı. Bunun sonucunda Roma’da Kapitol Koleksiyonu 4. Papa Sixtus tarafından 1471 yılında Capitolini Müzesi haline getirildi. Papa 2. Junius ise 1506 yılında Vatikan Köşkü’nde ”Vatikan Heykel Koleksiyonunu” kurdu.
16. yüzyıla gelindiğinde artık sanat eserlerinin toplandığı müze ve galeriler kurulmaya başladı. Bu gelişmeler sonunda 1581 yılında Floransa Uffizi Galerisi kuruldu.
Avrupa’nın çeşitli yerlerinde koleksiyonlar oluşmaya başlarken 4.Henrie, Paris Louvre Sarayına Antik eserler salonu yaptırmıştır.
17. ve 18. yüzyıllarda eski sanat eserlerini toplama merakı ve koleksiyonculuk önemli bir hale geldi. Bu yüzden koleksiyonların sistematik olarak sınıflandırılması konusunda yayınlar çıkmaya başladı. İlk yayını Sauel Von Quineborg 1665 yılında yapmıştır. Adı ”Inscriptiones” olan bu eser müzeler ve koleksiyonlardaki eserlerin tasvirini konu almaktadır. Ardından müzecilik alanında ilk el kitabı yayınlanmıştır. 1727 yılında C.F Neicklius’un yayınladığı bu eser ”Museographia” adını taşımaktadır.
Koleksiyon sayısının artmasına rağmen halktan çok az kişi eserleri görebiliyordu. Genellikle bu imkana saha ayrıcalıklı kişiler sahip oluyorlardı. Ama sonuçta açılan bu koleksiyonlar günümüzde dünyaca ünlü birçok müzenin de temelini oluşturmuşlardır.
Grek, Roma, Sümer, Asur, Mısır, Babil ve Anadolu’dan pek çok Antik eser toplanmıştır. Zengin koleksiyonları ile meşhur Fransa Kralı 14. Louis ülkemizden eski eser toplanıp kendisine getirmesi için Osmanlı İmparatorluğundaki konsoloslarına emir vermiştir. Buradan çıkardığımız sonuç ise tarihi eser kaçakçılığının da tarihinin çok eskiye dayandığıdır.