Tayfun Ögretmen'le Müzelere Yolculuk
Servet Sahibi Olmak
Zenginlik hayalleri kuran insanlar bu düşünce ile takılar, halılar, giysiler ve silahlar toplamışlardır. Eski dönemlere bakıldığında bir çok İmparator, kral ve soylunun kendi özel koleksiyonları olduğu görülmektedir. Roma İmparatorluğu döneminde yöneticiler işgal edilen yerlerden bulduklar eski medeniyetlere ait eserleri saraylarına getirmekte ve sergilemekteydiler.
Orta Çağ’da ise Krallar ve Prensler hazineler aramışlardır. Rönesans döneminden sonra ise Krallar ve soylular ünlü ressamların ve diğer sanatçıların eserlerini toplamışlardır. Hatta zaman ilerledikçe toplamak ile kalmayıp sergilemeye başlamışlardır.
Sergileme ile birlikte bu zengin insanlar eserlerin takas ve satış işlemlerine de başlamışlardır. 19.yüzyıldan sonra bu sergiler bütün ülkelere yayılmış ve bir rekabet ortamı oluşmuştur.
Eski zamanlar da eser toplanmasıyla ilgili bir de örnek vereyim. İmparator Constantin İstanbul’u başkent yapmak için çalışmalara ve hazırlıklara başladığında. Hayal ettiği başkente Mısır’dan ve Antik Yunan’dan kalma pek çok eseri getirtip şehrin dört bir yanını bunlarla süslemiştir.
Kişisel Beğeniler ve Sosyal Prestij
İnsanlar çok eski çağlardan beri gösterişi ve süsü sevmişlerdir. Buna beğenilme isteği de diyebiliriz. Sarayların ve köşklerin süslenmesi, Roma ve Orta Çağ’da şehirlerin dışarıdan getirilen eserlerle süslenmesi gösteriş merakının bir sonucudur.
Biraz önce Constantin’in İstanbul’un açılışı için çeşitli yerlerden getirttiği eserlerden bahsetmiştim. Buna ek olarak yine İstanbul’a Theodosius’un Mısır’dan getirttiği 3. Tutmosis’in Dikilitaşı ile Delfi’den getirttiği Burmalı Sütun bu düşüncenin birer sonucudur.
Kutsal Eşyalar ve Büyü ile Alakalı Eserlere Sahip Olma Arzusu
İlk çağlarda bir çok kral, tanrı heykellerini tapınaklara toplatmıştır. Orta çağda ise kilise eşyaları saraylarda saklanmıştır.Yine Osmanlı’da Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır’ın fethi ile birlikte İslam alemi için kutsal sayılan emanetler İstanbul’a getirilmiştir.
Ayrıca çok eski çağlarda ilkel kabilelerin totemleri ve kullandıkları ilkel büyü eşyaları da koleksiyonerlerin ilgisini cezbetmiştir.
Hediye Düşüncesi
Eski dönemlerde krallara, imparatorlara ve devlet büyüklerine bir çok hazine ve çeşitli armağanlar gönderilmiştir. Bunlar kimi zaman dostane ilişkiler kurmak kimi zaman ise bağlılık kazanmak için gönderilmişlerdir.
Krallara verilen hediyeler müzelerin ilk nüvelerini meydana getirir. Örneğin Topkapı Sarayı Müzesi bu tür eserlerden oluşturulmuştur.
Nadir Eşyalara Sahip Olma Arzusu
İnsan her zaman ender rastlanan şeylere ilgi duymuştur. Geçmişte krallar ve soylular Dünyada eşi benzeri bulunmayan eserlerin peşlerine düşmüşlerdir. Avrupa’da ise sanat galerilerinde veya müzelerde ünlü ressamların tabloları bu şekilde satın alınmaktadır.
Duygusal Hayat – Kişisel beğeniler
Her insanın zevki,rengi aynıdır. Bu konuda hem fikiriz sanırım. Sokakta tepeden tırnağa, bire bir aynı giyinmiş, saçını bile aynı taramış yüzde yüz benzerlikte insan bulmak imkansızdır. Mutlaka farklı bir şey olacaktır. Tabi üniformalar veya iş kıyafetleri dışında söylüyorum. İşte bu kişisel beğeniler ve zevkler insanları değişik türlerdeki objeleri toplamaya yöneltmiştir.
Kimi gidip denizden çıkarttığı farklı renklerdeki taşları biriktirir, kimi fosil koleksiyonları yapar, kimi taso biriktirir, hatta bazıları bazı böcek türlerini biriktirir. Böylece kişisel koleksiyonlar oluşmuş olur. Bu farklı zevkler müzelerin oluşumunda temel teşkil eden eserlerin bir araya toplanmasını sağlar.