Pul, posta aracılığı ile gönderilen mektup, davetiye ve paketlerin üzerlerine ücret karşılığı yapıştırılan, devletin damga resmini belirten arkası zamklı küçük kağıt parçasıdır. Pulları biriktirme zevkine “pul koleksiyonculuğu” denmektedir. 1840’lı yıllara kadar günümüzdeki “posta pulu” kullanma usûlü yoktu. Mektup ve buna benzer eşyaların gönderme ücretleri bu eşyaları alanlar tarafından ödenirdi. Fakat bu sistem dağıtım işini güçleştirdiği gibi, çok karışıklıklara da sebep oluyordu. Kendisine mektup veya buna benzer bir koli gelen kişi ücreti fazla bulduğu zaman almıyor, bu ise posta dağıtıcısını çok güç durumlara düşürüyordu.
1661 yıllarında İngiltere’de posta müdürü olan Henry Bishop tarafından mektuplar üzerine damga vurma sistemi bulundu. Bu durum uzun süre devam etti. 1840 tarihinde Sir Rowland Hill ismindeki bir İngiliz tarafından bugünkü bilinen, pul kullanma yöntemi bulundu. Aynı yöntemi ve sistem giderek bütün dünya devletleri tarafından kabul edildi.
1842’de ABD’de, 1848’de Brezilya’da, 1850’de Avusturya, İspanya ve birçok avrupa ülkelerinde “pul” kullanılması yaygınlaştı.
Pul koleksiyonculuğu ise pul kullanma tarihiyle ortaya çıktı. Her ülkenin değişik ve ayrı ayrı özelliklere sahip pul basmaları, bu koleksiyona insanların merakını arttırdı. Bir de pul koleksiyonunda masraf ve fazla külfet olmayışı dünyaya yayılmasına sebep oldu. İlk pul koleksiyonculuğu 1841’de İngiltere’de başladı, 1862-1865 yıllarında ise artık bütün dünyada pul koleksiyoncularına rastlanmakta idi.
Diğer koleksiyonculuklar gibi, pul koleksiyonculuğu da kişilerin sahip oldukları bir meraktır. Bu merakın iyi yönde uygulanması muhakkak ki faydalıdır. İnsanın, bilhassa çocukların kişiliklerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bütün meraklarda olduğu gibi bu konuda da insan kendini sınırlamasını bilmeli, bunu aşırı bir tutku ve zamanı boşa harcama haline getirmemelidir. Eğer koleksiyonculuk bu halde olursa, özellikle çocuklarda zevk yerine zarar verir. Bunun için bütün koleksiyoncular gibi pul koleksiyoncuları da vakit, para, imkan yönünden kendilerini sınırlamayı iyi bilmelidirler.