Telefonun icadının hikayesi gerçekten dramatiktir.Onun için bu hikayenin filme alınmış olmasına şaşmamak gerekir.
Hikayeye girmeden önce, bir telefonun çalışmasındaki temel ilkeleri gözden geçirelim.Konuştuğunuz zaman,hava ses tellerinizi titreştirir. Bu titreşimler hava moleküllerine geçer ve ağzınızdan ses dalgaları oluşur. Yani havada da titreşimler meydana gelmiştir. Söz konusu ses dalgaları,telefonunuzun vericisindeki alüminyum diske veya diyaframa çarpar. Disk, titreşen havanın molekülleri gibi, ileri-geri titreşir.
Bu titreşimler de,telefon hattında değişen veya dalgalanmalı bir akım gönderir. Zayıf ya da kuvvetli akımlar, öteki uçta, alıcının yapısında bulunan bir başka diskin, tıpkı vericideki disk gibi titreşimlerine sebep olur. Havada oluşan ve öte uca taşınan dalgalar, ağızlığa gönderdiğiniz dalgaların aynıdır.Dolayısıyla,bunlar kulağa ulaştığı zaman,ağzınızdan nasıl çıkmışsa o etkiyle alınır.
Şimdi de Alexander Graham Bell"in telefonu nasıl icat ettiğinin hikayesine gelelim. 1875 yılının 2 Haziran günü,Alexander Graham Bell Boston"da belirli bir konuda deneyler yapıyordu. Deneyler, aynı hattan aynı zamanda birkaç telgraf mesajının gönderilmesiyle ilgiliydi.Alexander Graham Bell alıcı cihazla bir odada çalışırken, asistanı Thomas Watson da başka bir odadan gönderme yapıyordu.
Watson bir çelik parçasıyla titreşimler yaptığı esna da,yay kirişinin çıkardığı sesi andıran bir ses duyuldu.Graham Bell ansızın odaya daldı ve Watson"a “hiç bir şeye dokunma, ne yaptığını göreyim” dedi. Mıknatıs üzerinde hala titreşen çelik çubuğun,telde değişken güçlü bir akımın akmasına sebep olduğunu gördü. Bell"in çalıştığı odada o yay kirişin sesini çıkaran da bu akımdı.
Ertesi gün ilk telefon yapılmıştı. İlk telefonun hattında seçilip tanınabilir sesler fark edildi. Oysa hat yapının üst katından iki kat aşağıya çekilmişti. Ertesi yılın 10 Mart günü de, telefon hattında ilk cümle duyuldu:“Mr. Watson,buraya gelin. Size ihtiyacım var."